Japonya Mobilite Fuarı’nda sahne alan Suzuki e-VanVan, markanın ikonik mini motosiklet geleneğini elektrikli bir kimlikle yeniden hayata döndürüyor. 1970’lerin başlarında Honda Monkey ile başlayan mini motosiklet akımının önemli üyelerinden biri olan VanVan, 50 cc’den 125 cc’ye kadar çeşitli motor seçenekleriyle dönemin en eğlenceli şehir motosikletlerinden biri olmuştu.
Suzuki şimdi bu nostaljik ruhu modern teknolojiyle birleştiriyor. Yeni e-VanVan, içten yanmalı motorun yerini alan bir batarya paketi ve tek vitesli, dişli kayışla tahrik edilen bir elektrik motoruyla donatılmış durumda. Toplam 71,3 inç uzunluk, 32,5 inç genişlik ve 41,3 inç yükseklik değerleriyle orijinal VanVan 90 modeline neredeyse birebir ölçülere sahip olan konsept, klasik çizgilerini korurken sessiz ve çevreci bir sürüş sunuyor. Suzuki, e-VanVan’ın 125 cc’lik bir motosikletle eşdeğer güç sunduğunu ve 10-15 beygir gücü aralığında olduğunu belirtiyor. Bu da onu Honda Grom gibi kompakt, eğlence odaklı motosikletlerle aynı segmentte konumlandırıyor. Üstelik farlar, sinyaller, aynalar ve plaka braketi gibi detaylar, konseptin ileride seri üretime geçebileceğinin sinyallerini veriyor. Suzuki, bu modelle menzil ve hız rekabetine girmektense, “elektrikli eğlence” kavramına odaklanarak kullanıcılarına keyifli bir sürüş deneyimi sunmayı amaçlıyor.
Suzuki e-PO: Elektrikli Bisiklet ile Motosiklet Arasında Yeni Bir Kategori
Fuarın bir diğer dikkat çekici konsepti Suzuki e-PO, elektrik destekli bisiklet ile motosiklet arasındaki sınırları yeniden tanımlıyor. İlk olarak iki yıl önce tanıtılan bu model, artık üretime çok yakın görünüyor. Japonya’da yapılan geniş ölçekli kamu testleri, e-PO’nun günlük kullanıma hazır hale geldiğini gösteriyor. e-PO, aslında Panasonic Off Time isimli mevcut bir elektrikli bisiklet platformu üzerine inşa edilmiş. 44 kilogram ağırlığındaki bu model, katlanabilir şasi ve kompakt boyutlarıyla bir otomobilin bagajına bile sığabiliyor.
Ancak e-PO’yu özel kılan, tam elektrikli sürüş moduna geçebilmesi. Motosiklet tarzı gaz koluyla yönetilen sistem, gerekirse pedal desteğiyle de kullanılabiliyor. Bu sayede e-PO, Asya ve Avrupa’da yaygın olan pedal destekli moped’lere benzer bir yapı sunuyor. Suzuki, e-PO’yu yeni bir elektrikli araç sınıfı için örnek bir model olarak geliştiriyor. Avrupa’da da bu tür araçların yasal konumunun netleşmesi için düzenlemeler yapılması bekleniyor.
Hidrojenle Çalışan Burgman: Sıfır Emisyonlu Şehir Scooter’ı
Suzuki standında yeniden gösterilen bir diğer yenilikçi konsept ise hidrojen yakıtlı Burgman scooter oldu. İlk kez 2023’te tanıtılan bu model, mevcut Burgman’ın içten yanmalı motorunun hidrojen uyumlu versiyonunu kullanıyor. 2025 versiyonunda Suzuki, motosikletin dingil mesafesini 8,2 cm kısaltarak daha kompakt bir yapı elde etti. Hidrojen tankı artık sürücünün ayaklarının arasına değil, daha öne konumlandırılmış durumda.
Bu optimizasyonlar sayesinde Burgman, hidrojenin çevreci avantajlarını korurken, şehir içi kullanıma daha uygun hale getirildi. Henüz deneysel bir model olsa da, Suzuki’nin hidrojen teknolojisine olan ilgisi, markanın sıfır emisyonlu mobilite hedeflerine ne kadar ciddi yaklaştığını gösteriyor.
Suzuki, Elektrikli Mobilitenin Eğlenceli Yüzünü Şekillendiriyor
Suzuki’nin Japonya Mobilite Fuarı’nda tanıttığı konseptler, markanın elektrikli ve alternatif yakıtlı ulaşım konusundaki kararlılığını net biçimde ortaya koyuyor. e-VanVan, elektrikli eğlence motosikleti kavramını öne çıkarırken; e-PO, mikro mobilite alanında yeni bir segmentin kapılarını aralıyor. Hidrojenli Burgman ise çevreci şehir içi ulaşımın geleceğini simgeliyor. Suzuki, geçmişin ruhunu koruyarak geleceğin teknolojisini kucaklıyor ve bu yaklaşım, elektrikli mobilitenin sadece sürdürülebilir değil, aynı zamanda keyifli de olabileceğini kanıtlıyor.
