2026 yılı, Ducati için sadece yeni modellerin piyasaya sürüldüğü bir yıl olmayacak; aynı zamanda, markanın onlarca yıllık motor teknolojisinde köklü bir değişimin miladı olarak tarihe geçecek. Ducati, Monster ve DesertX modellerinde kullandığı 937cc Testastretta 11° Desmodromik motoru, yepyeni 890cc V-2 motorla değiştirmeye hazırlanıyor. Bu geçiş, hem performans hem çevresel uyumluluk açısından Ducati'nin geleceğini yeniden şekillendiriyor.
Ducati’nin karakteristik “Desmodromik” valf sistemi, 1970’lerden bu yana markanın teknik kimliğinin en önemli unsurlarından biriydi. Ancak bu karmaşık sistem, hem yüksek üretim maliyetleri hem de yeni emisyon normlarıyla uyumsuzluk nedeniyle yerini daha modern çözümlere bırakıyor. Ducati, geçtiğimiz yıl tanıttığı Panigale V2, Streetfighter V2 ve Multistrada V2 modellerinde geleneksel yaylı valf sistemine geçerek bu dönüşümün ilk adımını atmıştı.
Yeni V-2 motor, bu evrimin devamı niteliğinde. “Superquadro”, “Testastretta” veya “Desmoquattro” gibi güçlü çağrışımlı isimlerin yerini sadece “V2” adını taşıyan bu yeni motor, markanın sadık takipçileri için alışılması zor bir geçiş olsa da, Ducati’nin daha sürdürülebilir bir gelecek vizyonuna uyumlu bir adım olarak ön plana çıkıyor. Yeni 890cc V-2 motor, sadece Desmodromik sistemden ayrılmakla kalmıyor; aynı zamanda teknik açıdan birçok yeniliği beraberinde getiriyor:
- 120 beygir gücünde, önceki 937cc motora göre daha yüksek bir performans seviyesi sunuyor.
- 13 pound (yaklaşık 6 kg) daha hafif, bu da hem çeviklik hem hızlanma açısından ciddi bir avantaj sağlıyor.
- Değişken emme valfi zamanlaması (VVT) ile daha verimli yanma ve optimize edilmiş güç dağılımı sunuyor.
- Euro5+ emisyon standartlarına tam uyumlu, böylece Avrupa pazarındaki sıkı regülasyonlara hazır.
Bu motorun hem Monster hem DesertX gibi iki farklı karaktere sahip modelde kullanılacak olması, Ducati’nin yeni V-2 platformunu çok yönlü hale getirmek istediğinin bir göstergesi. 2026 Monster ve Monster+ modelleri, Ducati’nin yeni nesil V-2 motorlu motosikletleriyle aynı modüler şasi mimarisi üzerine inşa edilecek. Bu mimari, daha önce Multistrada V2, Panigale V2 ve Streetfighter V2'de kullanıldı.
Özellikleri:
- Yarı monokok şasi: Motorun kendisi yapının bir parçası olarak kullanılıyor, bu da hem sağlamlığı artırıyor hem de ağırlığı azaltıyor.
- Cıvatalı direksiyon kafası: Farklı geometrilerin kolayca uygulanmasına olanak tanıyarak, modeller arasında stil farkına rağmen ortak platform kullanımını mümkün kılıyor.
Her ne kadar Monster bu yeni platformu paylaşacak olsa da, DesertX için özel bir şasi geliştirilmiş. Bu da, Ducati’nin DesertX’in off-road kimliğini korumakta ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor.
Değişim sadece dedikodularla sınırlı değil; ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA)’na sunulan 2026 Ducati VIN kod çözücü belgeleri, bu dönüşümün resmi olarak yolda olduğunu gösteriyor.
- VIN’in 7. karakteri (Motor tipi): 2026 DesertX için “A” harfi kullanılıyor. Bu harf, daha önce Monster 400'de kullanılmıştı ve artık yeni 890cc V-2 motoru temsil ediyor.
- VIN’in 6. karakteri (Model serisi): 2026 Monster ve Monster+ için “U” harfi atanmış; bu da aynı seri içinde Panigale V2 ve Streetfighter V2 gibi V-2 platformlu motosikletlerle paylaşılan bileşenlerin bulunduğunu gösteriyor.
Bu detaylar, Ducati’nin 2026 itibarıyla yeni motoru sadece bir modelle sınırlamayacağını, geniş bir ürün gamına yayacağını net şekilde ortaya koyuyor. Yeni V-2 motorun yaygınlaşmasıyla birlikte, Ducati’nin mevcut motor portföyünde dışarıda kalan tek model Hypermotard 950 oluyor. Ancak bu modelde kullanılan 937cc Testastretta 11° motor, 2025 yılında yürürlüğe giren Euro5+ emisyon standartları ile uyumlu değil.
NHTSA belgelerinde Hypermotard için herhangi bir 890cc motor kodu görünmemesi, Ducati'nin bu modeli ya geçici olarak üretimden kaldırmayı ya da Hypermotard 698 Mono gibi tek silindirli modelleri geçici lider konumuna getirmeyi planladığını düşündürüyor. Bu, ürün gamındaki sadeleşme yönünde atılmış stratejik bir adım olabilir. Yeni 890cc V-2 motorun Monster ve DesertX'e entegre edilmesi, Ducati’nin hem teknolojik ilerleme hem de regülasyonlara uyum sürecini başarıyla yürüttüğünü gösteriyor. Desmodromik sistemle vedalaşmak her ne kadar duygusal bir geçiş olsa da, Ducati’nin V-2 motorlu modellerle sunduğu daha hafif, daha güçlü ve daha çevreci alternatifler, kullanıcılar için heyecan verici bir dönemin başladığını müjdeliyor.